"İnsan özgür olmadıkça mutlu olamaz" (Dante)

13 Nisan 2015 Pazartesi

Memleket: Ankara




İnsanın doğduğu yer mi, doyduğu yer mi memleketidir?
İlkokul ve ortaokul yıllarında bu konuyla ilgili birçok kompozisyon yazmışızdır hepimiz. Münazaralar yapılmıştır defalarca... Bir taraf doğduğu yeri savunurken diğer taraf doyduğu yeri savunuyor olurdu. O dönemlerde sadece kavram olarak biliyorduk "doğulan yer" ve "doyulan yeri". Daha yaşamamıştık ki ayrılığı, nereden bilebilirdik ki?
Zaman içine dahil olduğunuz anda hiç geçmiyormuş gibi gelir. Fakat su gibi akıp gitmektedir. Çocukluk dönemimiz de aynen bu şekilde su gibi akıp geçti. Bazen o dönemlere ait karamsarlığa düştüğüm, ikilemde kaldığım noktaları düşünüyorum da; gerçekten çocukça hareket ediyormuşuz. Çünkü hayatın gerçek yüzüyle karşılaşmamıştık henüz. Büyüdükten sonra ise çoğumuzun bu münazara ve kompozisyon konusuna verecek güzel cevaplarımız eminim vardır. Kendi adıma söyleyecek olursam: ben doğduğum yeri doyduğum yerden daha üstün tutuyorum. Ankara'da doğdum ve büyüdüm. Ailem, arkadaşlarım, çocukluğum... Ankara benim geçmişim, kutsalım. Varsın isterse denizi olmasın. Deniz de neymiş? Biz Ankara'yı kara kışları, buz gibi ayazlarıyla sevdik. Canı sıkılan deniz kenarına gidemiyormuş. Gitmeyelim, ne çıkar?.. Eski dostlara bir telefon... Kızılay, Bahçeli, Ulus, Çankaya, Çayyolu... Mutlaka birinde kendini huzurlu hissedeceği bir mekan bulur insan.
Ben şu an Tokat'tayım. Dört yıldır burada çalışıyorum. Alışma sürecini geçeli epey oldu. Alışamadığım bir tek Ankara'sızlık var. Eşin, dostun, akraban bir şekilde yanına gelebilir. Sesini duyurabilirsin veya sesini duyabilirsin. Fakat Ankara öyle değil. Çocukken dinlediğimiz masallardaki diyarlar nasıl hayalimizde kazınmış bir halde kalmışsa Ankara da zihinlerimizde ve yüreklerimizde kazılıdır. Ses etmez. Küsmez. Mütevazı kenttir. Başkenttir evet ama aşırılıkları yoktur. Yaşanılacak yerdir. Şehirdir... O Ankara'dır.
Doğduğu, büyüdüğü ve uzun yıllar yaşadığı şehirden ayrılanlar ne demek istediğimi anlarlar. İnsan otobüs camından bakarken sevdiği şehre veda bile edemiyor. Çünkü veda etmek içinde belki bir daha dönememeyi de ihtiva ediyor. Bu yüzdendir ki Ankara'ya her girişimde içimde biriken mutluluk çığlıkları olurken, ayrılışlarımda hüzün mevsimleri yaşanır. Her seferinde "Bir gün tekrar sana döneceğim Ankara!" diye geçiririm içimden. Gelip gelmeyeceğini ALLAH bilir ama yine de o günün hayalini kuruyorum daima. Doğduğum yere geri dönmenin hayali...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder