"İnsan özgür olmadıkça mutlu olamaz" (Dante)

22 Nisan 2015 Çarşamba

90'larda bir 23 Nisan




90'lı yıllar...

Baharın yeni yeni geldiği, havanın ne sıcak ne de soğuk olduğu günlerdi.
Ankara'nın Mamak - Gülseren mahallesinde yaşıyorduk. İlkokul ikinci sınıftaydım. O dönemlerde ilkokul beşinci sınıfa kadar siyah önlük giyilirdi. Anlayacağınız ben de siyah önlük giyen son öğrencilerdenim. Okulumuzda hummalı hazırlıklar devam ediyordu. Her sınıf kendi pencerelerine ve duvarlarına türlü türlü süslemeler yapıyordu. Öğretmenler ve öğrenciler bir aradaydı. Görev dağılımları yapılmıştı. Kimi halk oyunları gösterilerine hazırlanacaktı, kimi şiir okumak için çalışacaktı, kimi marşların söylenmesi için oluşturulacak koroya girecekti. Ne için mi? 23 Nisan...
Millî bayramlarımızı hepimiz çok severiz. Ama kimse inkar etmesin, törenlere gitmek bize eziyet gibi gelirdi. Aktivitelere katılmaktan ziyade sırada saatlerce ayakta bekletilmek herkesi usandırırdı. Neyse ki büyüdük ve okullar bitti.
O bahar bana da bir görev düşmüştü. Şiir okuyacaktım. 23 Nisan şiiri... Öğretmenimiz günlerce çalıştırmıştı beni. Evde de okuma tekrarları yapıyordum unutmayayım diye. Tören günü gelene kadar hiçbir sorun yoktu. Tören günü gelip çattığında ise işler değişmişti. İçimde bir sıkıntı vardı. Kalabalığın önüne çıkıp şiir okuma fikrinden ziyadesiyle tedirgin olmuştum. Ezberleyemediğimden değil utandığımdan... Tören başlamıştı. Sırasını bekleyen kurbanlıklara benziyordum. Birkaç çocuk kalmıştı sıranın bana gelmesine. Ne yapacağımı düşünürken arkadaşım beni duymuş gibi: "Gel bize gidip oyun oynayalım" demişti. Hiç unutmuyorum. Ben de içimi sıkan heyecandan kurtulmak için törenden kaçmıştım. O dönemlerde meşhur olan kartlar vardı; akranlarım bilir. Futbolcu resimleri çıkan sakızlar satılırdı. İsmini tam hatırlayamadım ama sanırım "GOAL" idi. O sakızlardan biriktirdiği kartlarla oynamıştık işte tören bitene kadar. Okula gitmek için törenin bitmesini beklemiştik. Bitmiştir, herkes dağılmıştır umuduyla okula geldiğimizde beni günlerce çalıştıran öğretmenimin, beni izlemeye gelen annemlerin yanında beklediğini görmüştüm. Çok utanmıştım çok...

Zorluk ve imkansızlıklarla dolu olmasına rağmen güzel günlerdi. Bizim çocukluğumuz sokaklarda oynayabilen neşeli neslin son dönemleriydi. O günlerden aklımda arkadaşlarımla oynadığım oyunlar, rahmetli babaannemle yazları Kur'an-ı Kerîm dersleri konusunda yaptığımız tatlı kavgalar, babamın çalıştığı Arabistan'dan yılda bir ay da olsa izne gelmesini bekleyişlerim, çocuk olmama rağmen anneme hep büyükmüş gibi destek oluşlarım, estiğinde ruhuma işleyen serin rüzgarlar ve doyasıya yaşadığım tazelik hissi kaldı. Tabi bir de tören sonuna yetiştiğim için öğretmenimin yanaklarımı sıkarak bana tatlı sert kızması var :)

NOT: O şiir hala aklımda

Bugün ne mutlu bize,
Haydi hep gülsenize,
Müjde dağa denize,
Geldi 23 Nisan...

Sokaklar dolu bayrak,
Yollara kurulmuş tank,
Şöyle bir etrafına bak,
Geldi 23 Nisan...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder