"İnsan özgür olmadıkça mutlu olamaz" (Dante)

9 Haziran 2015 Salı

Bence Seçim 2015

Türkiye olarak 7 Haziran 2015 seçimlerinden çıktık. Sonuç bazı kesimlerin beklediği gibi olmasa da bazı iç ve dış kesimlerin beklediği gibi oldu. Uzun yıllar koalisyon yüzü görmeyen ülkede koalisyon sesleri yükselmeye başladı. İnşallah eski koalisyonlar gibi olmaz. Çünkü bu memleket ne çekmişse koalisyon dönemlerinde çekmiştir. 

7 Haziran seçimleri bize bir şeyi daha gösterdi: AKP ve Erdoğan'a olan tepkinin teröristlere olan nefretten daha büyük olduğunu... Bu nasıl bir mantıktır anlamıyorum, anlayamıyorum. Cahil desem değiller; üniversite mezunları var aralarında. Akıllı desem değiller; bir kişinin önünü kesmek için teröre çanak tutan partiye destek çıktılar. Üstelik bunu utanmadan ve bilerek yaptılar. 

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Kimse bunu inkar edemez. Ama sırf bir liderin önünü kesmek için bebek katillerine destek çıkmak... Bu bence vatana ihanet derecesinde tehlikeli. Milliyetçilikten, vatanseverlikten bahseden insanlar, nasıl olur da terörist sempatizanı parti temsilcilerine destek çıkar? Ben bu insanların vatan sevgisinden mahrum olduklarına inanıyorum. Ateşle oynadıklarının farkında değiller. 

Dönem dönem ekranlara ve sosyal medyaya çıkan sözde aydınlar... Şimdi merak ediyorum da bu durumdan ne kadar hoşnutturlar? Mutlu olduklarına eminim de vicdanları? Memleketin refahı için uğraşan, mazlumun yanında, zalimin karşısında duran bir lideri alaşağı etmek için and içmişler sanki... Bir de hükümeti suçluyorlar. HDP'nin meclise girmesine AKP neden olmuş (!). Masumiyet anlayışınızı sevsinler. İnsanların kimin ne mal olduğunu biliyor. Eskisi gibi değil. Eskiden ne medya vardı ne de iletişim. Söylenen her söz doğru kabul edilirdi. Bir de baskı vardı tabi. Yeni nesil pek bilmez. O yüzden vaadlere kanmalarına fazla kızamıyorum. Dış güçlerin güdümüyle hareket eden bazı kesimler hükümeti klasik yöntemlerle yıkamayacaklarını anlayınca çareyi en kalleş yolda buldular. "Düşmanımın düşmanı dostumdur" mantığıyla hareket ederek kendi oylarından feragat etmek vasıtasıyla HDP'nin barajı geçmesini sağladılar. İnkar etmesin kimse. Gözümüzle gördük, kulağımızla duyduk. Resmen "Başkan yapmayacağız, inadına HDP" diyen şahıslarla muhatap olduk seçimlerde. Bunların dini nedir bilemiyorum ama müslüman olmadıklarına eminim. Hiç bir müslüman vatanın bütünlüğünü tehlikeye atmak pahasına bölücülere destek çıkmaz. Ağızlarını açtıklarında "Bunlara AKP yüz verdi" derler. Evet. AKP çözüm istediği için bir çok fedakarlıklarda bulundu. Hepsi anaların tekrar ağlamaması içindi. Yatırımlar, götürülen hizmetler, ayrıcalıklar vs o bölgenin halkının kendini dışlanmış ve ötekileştirilmiş hissetmemesi için yapıldı. Bence hiç gerek yoktu evet. Çünkü ortada bir ötekileştirme yoktu. Yine de razıydık fedakarlığa. Kardeş olmayı göze almıştı bu millet. İçi kan ağlasa da tekrar kan akmasın diye...

On üç yıl kadar süren hükümetin icraatları anlatmakla bitirilemez. Gözle görülen en büyük icraat zaten herkesin bildiği üzere yollarımız... Ondan başka yurt içinde ve yurt dışında nerede bir mazlum varsa onun yanında oldular. Geçmişte başı önden kalkmayan ülkemizin başını dik tuttular.  On yıl kadar kısa bir sürede dünyada söz sahibi ülkeler arasına girdik. Bunu inkar etmek nankörlük olur. Ama maalesef bu durumu içine sindirememiş çevreler yıllar süren fitne fesat çıkarma işlerine aralıksız devam etmiştir. Gezi olayları ile en büyük darbeyi indirmeyi planlamışlar fakat başarılı olamamışlardı. Kendilerince masum bir hareket olan "gezi" eylemlerinden yine kendilerince masum sayılan sözde "kahramanlar" çıkarmışlardı. Kimi hak ve özgürlüklerin peşindeydi, kimi ekmek almaya gidiyordu kimi bilmem ne yapıyordu. Sözde hepsi masumdu. Hayatlarını kaybeden bu sözde masumlar (!) dış odakların içimizdeki güdülenler için tayin ettiği idoller haline gelmişlerdi. Hala iddia ediyorum: Masum adamın elinde sapanla, taşla sopayla, molotof kokteyli ile yüzünde maskeyle meydanlarda işi olmaz. Kimi kandırıyorlarsa artık...  Neyse bu idoller kullanılarak çoğu kişinin duygularıyla oynandı ve çoğu kişi kullanıldı. Sağlam yerden tuttuklarını düşündüler. Oradan yüklendiler. Gençlik asi ruhlu olduğundan bu kanat onların kanadıydı. Çoğunda da amaçlarına ulaştılar zaten. Yasadışı örgütler de işin içindeydi tabi (sözde kahramanların resmini kullanarak savcımızı şehit eden örgütler)...  Zaman geçtikçe eylemleri artıyordu. Ama hükümet dik duruşuyla hiçbirine prim tanımıyordu. Ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Geriye tek şey kalıyordu. AKP'nin karşısına çıkarılacak bir tampon parti. Yeni seçimlerde AKP ile hükümet kurma arasında bir tampon olması için HDP'yi kullanacaklardı. Nitekim kullandılar da. Yiğitçe, mertçe seçime kendi güçleri ve seçmenleriyle, kendi partileriyle girmek yerine terörizm tabanlı bir partiye destek çıkmayı tercih etmişlerdi. Gözleri aydın olsun diyorum. Amaçlarına ulaştılar. Artık tek parti yok. Kına yakabilirler. 

Seçimler bu senelik büyük ihtimalle bitti. Sonuçlar açıklandıktan sonra bu kesimler herkesin gördüğü üzere üç maymunu oynamaya başladılar. Sanki hiçbir şeyden haberleri yoktu. Varsa yoksa AKP'nin çözüm sürecinde kürtlere tanıdığı toleranslar... Hala söylüyorum AKP tolerans tanımışsa, hizmet götürmüşse silahların susması içindir. Silahların susmaması veya bırakılmaması AKP'nin suçu değildir. Ayrıca HDP'nin meclise girmesi de AKP'nin suçu değildir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin seçme ve seçilme hakkı varsa onların da seçme ve seçilme hakkı vardır. Bu haklarının olması onların illa ki mecliste olmalarını gerektirmez tabi. Normal şartlar altında % 8 i bile zor gören HDP bu seçimlerde destekçilerinin de yardımıyla MHP ile kafa kafaya meclise girmiştir. Böyle bir durum tarihte hiç görülmemiştir. Her ne kadar inkar edilse de bir kulis döndüğü ortadadır.

Demem o ki oyuna gelmeyelim. İçten ve dıştan her türlü hile ile insanları birbirine düşüren kişilerin oltasına takılmayalım. Çerkes, Türk, Laz, Kürt her millet bu topraklarda yüzyıllarca kardeşçe vukuatsız yaşamış. Ta ki I.Dünya Savaşı'na kadar... Orada yangını körükleyen neydi peki? Tabi ki milliyetçilik... Azınlıklar aynı şekilde ayaklandırıldı. Hakları olan özgürlüklerine kavuşmaları gerektiği yalanlarına inandırıldılar. İsyanlar başladı. Sonrasında büyük bir cihan harbi... Sonuç? Özgürlüklerine kavuşanlar oldu evet ama nasıl? Dış güçlerin sömürüsü altında... Çok pişman oldular neticede ama iş işten geçmişti artık. İşte biz de iş işten geçmeden bu kirli oyunlara dur demeliyiz. Gerçek vatan sevdalıları için durmak yok, çalışmaya devam. Bu doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder