"İnsan özgür olmadıkça mutlu olamaz" (Dante)

14 Mayıs 2015 Perşembe

Soğan Hırsızı



Bir zamanlar uzak diyarlarda "Reza" adlı bir adam yaşıyormuş. Bir gece Reza yöredeki soğan tarlalarından soğan çalıp, toplayıp onları pazarda yüksek bir kârla satmaya karar vermiş. Yaz dolayısı ile gökyüzü ve ay pırıl pırılmış. Bu da onun görüş açısını kolaylaştıracakmış. Eline büyük bir sepet almış ve atını komşusunun tarlasına doğru sürmüş.

Tarlaya vardığında kimsenin orada olmadığından emin olduktan sonra 100 tane soğan toplayarak sepetine yerleştirmiş. Sepet sonuna kadar dolmuş, Soğan yüklü sepeti atına yükleyip evine dönmeye karar vermiş. Fakat atın üzerine o kadar ağırlığı yüklediği anda at yüksek sesle kişnemiş. Tarlanın üzerindeki çiftlik evinde ise çiftçinin karısı sesi duymuş ve sesin nereden geldiğini araştırmak için pencereden bakmış ve Reza'nın atına yüklediği soğanları görmüş. Eşi ve çocuklarına haber vermiş. Hep birlikte Reza’ yı yakamışlar. Sabah olduğunda Reza, çaldığı 100 soğanın hesap vermesi için Kadı'nın karşısına çıkarılmış. Kadı Reza’ya 3 cezadan beğendiğini seçmesini söylemiş:

- Çaldığı 100 soğan karşılığında komşusuna 100 altın ödemek
- Çaldığı 100 soğan karşılığında 100 kırbaç yemek.
- Çaldığı 100 soğan karşılığında 100 soğan yemek.

Reza cezalardan 100 soğan yemeyi seçmiş. Ama soğanları yedikçe içi çok fena olmuş. 25 soğandan sonra ise boğazı yanmış ve daha önünde yenecek 75 soğanın olduğunu düşününce tüm bunların yerine 100 kırbaç yemenin daha iyi olduğunu düşünmüş. Kırbaç cezasına geçilmiş. Fakat 10 kırbaçtan sonra ağrıdan kıvranmış ve daha çok acı çekmemek için 100 altını komşusuna vermeyi kabul etmiş. 

Eğer Reza 100 soğanı çalmaya çalışmak gibi gayri meşrû ve haram bir yola gitmektense 100 altını baştan ödeseydi çektiği sıkıntıları hiç yaşamamış olacaktı. Acı soğanları ve belini acıtan şiddetli kırbaç darbelerini yemekten kurtulmuş olacaktı şüphesiz. 

İnsan helâl dairesinden çıkmamalı, doğruluk terazisinden mümkün olduğunca şaşmamalı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder