"İnsan özgür olmadıkça mutlu olamaz" (Dante)

13 Şubat 2015 Cuma

Üç Altın Heykel

Çok eskiden birbirine komşu iki ülke varmış. Bunların hükümdarları zeki ve oturaklı insanlarmış. Asla savaşmazlarmış ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlermiş. Doğum günlerinde veya bayramlarda ilginç hediyeler göndererek birbirlerine zekâ gösterisi yapma fırsatını kollarlarmış.

Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırmış. Birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasını istemiş. Aralarında bir fark olacakmış ama bu farkı sadece hükümdarla heykeltıraş bilecekmiş.

Heykeller hazırlanmış ve doğum gününde komşu ülke hükümdarına gönderilmiş. Heykellerin yanına bir de mektup iliştirilmiş. Heykelleri yaptıran hükümdar mektupta şöyle diyormuş : "Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynısı gibigörünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver."

Hediyeyi alan hükümdar biraz mutlu biraz da kurnazca gülümsemiş. Önce heykelleri tarttırmış. Üç altın heykel gramına kadar eşitmiş. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırtmış. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelemişler ama aralarında bir fark görememişler.
Günler geçmiş. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuş ve kimse çözüm bulamıyormuş. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber göndermiş. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmış. Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırtmış. Genç önce heykelleri güzelce incelemiş. Heykellerin kulaklarında ve ağızlarında çok küçük delikler olduğunu farketmiş. Sonra ince bir tel getirilmesini istemiş.

Teli birinci heykelciğin kulağından sokmuş, tel heykelin ağzından çıkmış.
İkinci heykele de aynı işlemi yapmış. Tel bu kez diğer kulaktan çıkmış.
Üçüncü heykelde ise tel kulaktan girmiş ama bir hiçbir yerden dışarı çıkmamış. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyormuş.

Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara cevabı yazmış:

"Kulağından gireni ağzından çıkaran insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkan insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Buna göre de zaten gönderdiğin heykellerden yalnızca kulağından gireni dışarı çıkarmayan heykel değerlidir.''




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder